22 Mart 2008 Cumartesi

Geçmiş Gelecektir...

Hatırla Sevgili'yi izledim dün.Hep büyüklerimden duyduğum, kitaplarda okuduğum gerçeği,canlandırma da olsa izledim. Tabi ki bir dizi gerçeğin tıpa tıp aynısı olamaz.
Mesela;
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın son sözleri sansürlenmiş.Rtük e uygun bir hale gelmiş.
Deniz Gezmiş'in 50 dakika ipte kaldığı, ölmediği, can çekiştiği tabi ki gösterilmemiş.
(Bundan sonraki genellemeleri üstünüze alınıp alınmamak size kalmış)
Ama olsun darbelerle işkencelerle susturulmuş bir neslin yetiştirdiği çocuklar, bir parçada olsa geçmişini görmüş, sorgulamış ve sorgulayacaklardır.
Susturulmuş bir neslin çocuklarıyız.Kitaplarını da fikirlerini de en dibe gömen bir neslin çocukları...
Rahata alışmış,armut piş ağzıma düş mantığıyla yaşamış çocuklarız.
Bildiğimiz çoğu şey, savunduğumuz çoğu şey duymamızı istediklerinden, düşünmemizi istediklerinden ibaret.
Şarkının aslı şudur "Minik kelebek, minik kelebek.Uç özgürce, durmak ne demek!"
Bize öğretilen ise "Minik kelebek, minik kelebek.Dur yerinde, uçmak ne demek!"
Söylemlerimiz klişe.Düşüncelerimiz kalıplaşmış.
Türban = Anti-laik
Kürt = bölücü
Solcu = ateist
Sağcı = gerici
Ve daha niceleri...
Okumuyoruz, izlemiyoruz, bilmiyoruz, bilmek istemiyoruz, öğrenmek istemiyoruz.
Böyle mutluyuz.
Mutluyduk...
Ne yazık ki ben artık değilim.
Çok mu uzak geliyor Deniz Gezmişler?
Ya da Balyoz harekatı?
Ya da çok mu üstünde toz birikmiş?
Hala dinlediğimiz şarkılar kayıt edilirken asılmış, işkence görmüş çoğu...
Pink Floyd Darkside Of the Moon'u çıkarırken...
Led Zeppelin Stairway to Heaven ı kaydederken vardı bunlar...
O kadar da uzak değil,değil mi?
...

4 yorum:

Ayna-i Marzî dedi ki...

Bize bir kalıp vermişler, "Şu şekilde düşünür ve davranırsan vatanını seven, ilerici, örnek bir birey olursun. Ama eğer bunlardan birisini yapmazsan vatan haini, gerici, yobazdan başka bir şey değilsin."

Peki bunu biz nasıl bu kadar kolay kabulleniyoruz? En etkili yöntem "korkutup, sindirmek". Onlar öyle yaptı, işkence görüp asıldı, vatan haini ilan edildi. Eğer biz olmasak ülke elden gidecekti. Dikkatli ol, yoksa aynı şeyler senin de başına gelir.

Empati yoksunu, düşünmeyen, ne öğretilirse onu kabullenen bir nesil olarak yetiştik. Çünkü empati yaparsak korkuların yersizliğini göreceğiz ve sistemin bir nebze dışına çıkacağız. Oysa korkmamız lazım ki tüm varlığımızla inanalım doğruluğuna her şeyin.

Ama insan büyüdükçe yeni şeyleri keşfediyor, yeni renkleri. Hiç bir şeyin tek çizgide olmadığını. Empatiyi öğreniyor iletişim kurarak.

Şahsen mutlu ama empati yoksunu bir birey olmaktansa belki daha mutsuz ama hayatta kendinden başka insanların da aynı haklara sahip olabileceğine inanan bir birey olmak çok daha cazip geliyor.

Okumak, düşünmek ve iletişim kurmak sanırım yapmamız gereken en önemli şey şu noktada. Kendimizi düzelterek, iletişim kurarak tüm önyargıları yıkmak. Başaramasak da değer sanırım.

Merve dedi ki...

Tatlım biraz önce gördüm msn iletinde sayfanın linkini. Girip bakayım dedim, açıkçası böyle bir yazı beklemiyordum. Belki de insanları tanımadan kafamızda canlandırdığımız belirli kalıpların dışına da çıkabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Öğrenecek çok şeyimiz var işte.
Yazmış olduğun her bir kelimeye harfi harfine katılıyorum.
Deniz Gezmişler, bize hiç uzak değiller. Hatta ciddi anlamda yakın geçmiş zamanda verdiğimiz çok büyük kayıplar onlar. Ama senin de yazdığın gibi, öyle susturuluyoruz ki... Öyle sindiliyoruz ki, yaşıtlarımızın birçoğunun ''farkındalık''larını aklından geçir bi' Dilancım. Sen gibi farkında olan kişi sayısı öyle az ki, artık durum bir şeylerin sindirilmesinden veya bastırılmasından çıkmış, unutturmaya varmış...
Umarım yeni kayıplar vererek onları hatırlamak zorunda kalmayız.

Yazmaya devam canım.. ;)

Merve dedi ki...

Bu arada ben 'merwww'. (belirtmeyi unutmuşum)

Dilan dedi ki...

aa merwww!:)
Gerçi merve yazısını görünce aklıma ilk sen gelmiştin. pek merve adlı tanıdığım yok :)
çok teşekkür ederim yorumun için.